Cep telefonlarının bu dünyadan göçmelerinin bir numaralı sebebi, sıvıyla temas. P2i adlı şirket bir yöntem duyurdu.Telefonları suyu iten, görünmez nano polimerlerle kaplamak. Fakat bu yöntem sadece aletlerin üstüne sıvı sıçradığında işe yarıyordu, telefonlar sıvıya düştüğünde değil. Utah’tan HzO ve Kaliforniya’dan Liquipel adında iki şirket bu tekniği geliştirdiler ve artık telefonları hem sıvı dökülmesine hem de sıvının içine batırılmaya dayanıklı bir hale getirdiler. İki şirketin de yaklaşımı birbirine benziyor. Yaptıkları iş, nesneleri nano polimerle kaplamak. Aygıtları ya da iç bileşenlerini hava geçirmez bir odaya koyuyor, vakumla içerideki havayı emiyor, sonra içeriye karbon esaslı bir gaz veriyorlar. Buhar, odadaki nesnenin üstünde birikiyor ve katılaşarak insan saçının binde biri kalınlığında, şeffaf bir katman oluşturuyor. Bu şekilde korunmuş bir yüzeye çarpan su, damlacıklar halinde yuvarlanıp gidiyor.
Firmaların arasındaki temel fark nasıl değil, neyi korudukları. HzO sadece işlemciler ve algılayıcılar gibi iç bileşenleri korurken Liquipel hem iç hem dış parçaları koruyor. HzO’nun testlerinde, nano kaplama uygulanmış bir iPhone dört saati aşkın süre suyun altında, çalışır durumda kalabildi.