“Patolojik yalancı” özellikle politikacılar veya ünlüler söz konusu olduğunda sık sık söylenen bir yakıştırma. Resmi bir psikiyatrik tanı olmamasına rağmen, psikologların ve psikiyatristlerin uzun zamandır ilgilendiği, kabul görmüş bir kavram. En azından 1891’de Alman psikiyatrist Anton Delbrueck’ün şaşırtıcı miktarda fantastik yalan söyleyen hastalarını tanımlamak için Pseudologia Fantastica etiketini ortaya attığı zamandan beri. Diğer benzer psikolojik terimler arasında “aldatma sendromu” ve “mitomani” bulunuyor. Peki, insanlar bunu neden yapıyor?
Psikopatlar ve antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler aşırı yalan söylemeye meyilli olsa da çoğu patolojik yalancı psikopat değil ve mutlaka bir kişilik bozukluğuna sahip olmaları da gerekmiyor. Gerçekten de psikopatlar ve antisosyal kişiliğe sahip kişiler tipik olarak manipülatif ve kendilerine hizmet ederken, patolojik yalancılar genellikle görünürde bir amaç olmadan yalan söylüyor. Patolojik yalan söylemenin bir diğer önemli özelliği, yalanların genellikle özellikle tuhaf veya abartılı olması. Patolojik yalan söylemenin ayrı bir psikiyatrik tanı haline gelmesi gerektiğine inanan iki ABD’li psikolog, Dr. Drew Curtis ve Dr. Christian Hart tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen bir anketin sonuçlarına bakalım. Yüzlerce gönüllüden yalan söyleme davranışının çeşitli ölçümlerini içeren bir testi yapmalarını istediler. Sonuçta, deneklerin yüzde 8 ilâ yüzde 13’ünün patolojik yalancı olma kriterlerini karşıladığını buldular.
PATOLOJİK YALANCILAR NEDEN YALAN SÖYLÜYOR?
Anketlerden elde edilen ayrıntılar, patolojik yalancıların uydurma hikayeler anlattığını öne süren bilimsel literatürdeki bazı teorilere uyuyor. Özellikle de çok uzak geçmişte elde etmiş oldukları başarıları veya çektikleri acıları ya da görkemli sosyal bağlantıları anlatıyorlar. Bunu kırılganlıklarını gizlemek ve düşük özgüvenlerini artırmak için yaptıkları düşünülüyor.
PATOLOJİK BİR YALANCIYLA NASIL BAŞA ÇIKMALISINIZ?
Patolojik bir yalancıyla başa çıkmak söz konusu olduğunda, bir insanın çok fazla abartılı hikayeler anlatma eğiliminin olası nedenini bilmeniz faydalı olacaktır. Davranışları rahatsız edici ve hatta ciddi zarara neden olsa da (özellikle sahte suçlamalar söz konusuysa), zihninin derinliklerine kök salmış bir güvensizlik tarafından yönlendiriliyorsa, bu bir yardım çağrısı olabilir ve bu kişiyle sert ve acımasız tartışmalara girmekten kendinizi alıkoyabilirsiniz. Bu patolojik yalancı, hayatınızda olan, önem verdiğiniz biriyse, belki de düşük özgüvenlerini ve kaygılarını gidermek için daha verimli yollar bulmalarına, hatta uygunsa geçmişleriyle yüzleşmelerine yardımcı olabilirsiniz. Etkili tedavilere yönelik araştırmalar büyük ölçüde eksik olsa da (“patolojik yalancı” henüz resmi bir tanı olarak kabul edilmiyor) mantıklı bir adım, tanıdığınız patolojik yalancıyı profesyonel ruh sağlığı desteği aramaya nazikçe teşvik etmek olabilir.