"PARA MUTLULUK GETİRİRMİ" BİLİMSEL BAKIYORUZ :)



 “Para ile saadet olmaz” derler. Bu hep söylenen atasözü, kimimiz için bilgece bir yaklaşım, kimimiz için ise eskimiş bir klişe. Peki, doğruluk payı var mı? Bilimsel açıdan baktığımızda bu sorunun yanıtı karışık…

Bath Üniversitesinde yakın zamanda yapılan bir araştırma, para ve mutluluk arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Görünüşe göre, bir noktaya kadar ve belirli koşullar içinde para mutluluğu satın alabiliyor. Ama bunun ötesinde, para ve mutluluk arasındaki ilişki daha belirsiz hale geliyor.

BIZI NE MUTLU EDIYOR?

    En temel seviyede bizleri mutlu edenler, (en azından beyinlerimizde pozitif tepkilere neden olanlar) temel biyolojik ihtiyaçlarımızı gideren şeyler. Canlı organizmalar olarak bizlerin, hayatta kalabilmek için yemek, su, hava, uyku ve güvenlik gibi birçok ihtiyacı var. Beyinlerimiz bunları “biyolojik olarak önemli” şeklinde nitelendiriyor ve bunları elde ettiğimizde, bir anlamda ödüllendirilmiş oluyoruz. İnsan beyni sezgisel ve soyut sıçramalar yapabildiğinden, para kazanmanın yiyecek, su, barınak vb. gibi şeyleri daha kolay elde etmek anlamına geldiğini kolayca anlayabiliyor. Bu, 2007 yılında Wellcome Trust tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, hem ödüllendirici hem de motive edici olabiliyor ve bu ikisi mutluluk şemsiyesi altında düşünülebilecek iki şey. Ancak bu, “daha fazla para” demek “daha fazla mutluluk” demek anlamına gelmiyor. Daha fazla para kazanmak, beyinlerimiz tarafından biyolojik açıdan önemli olarak değerlendirilebilir fakat bu önemin bile ödüllendirme değerinde bir üst sınır var. Örneğin, yemek yemek çoğu zaman keyif vericidir ancak bir doyma noktası bulunuyor ve bu noktayı aştıktan sonra daha fazla yemek yemek, rahatsız edici hale bile gelebiliyor. Aynı şey içmek, barınmak ve güvenlik için de geçerli. Çevremize kendimizi koruyacak çok fazla bariyer inşa edersek, sonunda izole ve baskı altında hissetmeye başlıyoruz. Ayrıca beynimizin temel bölümlerinin, öngörülebilir ve güvenilir bir şekilde meydana gelen şeylere tepki vermemeyi öğrendiği bir alışkanlık olgusu da söz konusu. Ghent Üniversitesinden Dr. Ruth Krebs tarafından 2011 yılında yürütülen bir araştırmada kanıtlandığı gibi, şaşırtıcı ve beklenmedik yeni şeyler bu nedenle genellikle tanıdık şeylerden daha fazla ödüllendirici oluyor.

    Çoğu durumda, aynı şey para için de geçerli. Her ay maaş almak güven verici ancak beklemediğiniz bir yerden para gelmesi, miktar küçük olsa bile çok daha mutlu edici oluyor. Ayrıca, hayatta kalmak için aktif ve somut bir şekilde ona ihtiyacımız olduğunda, para elde etmek çok ödüllendiricidir. Bu noktayı bir kez aştığımızda, bir kez finansal olarak güvende olduğumuzda, para hala ödüllendirici olabilir ancak sizi mutlu etme gücü önemli ölçüde azalır ve daha fazla psikolojik, deneyime dayalı uyaranlar (seyahat etmek, yeni ilişkiler kurmak, başkalarına yardım etmek vb.) sizi daha fazla mutlu edebilir. Şurası açık ki günümüzde tüm bunları yapmak için de para gerekiyor. Fakat bu da paranın mutlulukla doğrudan değil, dolaylı olarak bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. Yani para, kendi başına ödüllendirici değil.

PARANIN BIR INSANI MUTLU VEYA MUTSUZ ETMESI IÇIN BIR SINIR NOKTASI VAR MI?

    Paranın belli bir miktardan sonra insanları mutlu etmemeye başlamasının özellikle günümüzde birçok etkisi bulunuyor. Maaşlara zam yapılmaması ve enflasyon hakkında çokça konuşulması ve evrensel temel gelir tanımlamalarının daha yaygın hale gelmesiyle, insanların mutlu olmak için ne kadar paraya ihtiyacı olduğu sorusu giderek daha fazla önemli hale gelmeye başladı. Ne yazık ki, bu sorunun kolay bir yanıtı yok. Varsada en azından, tüm insanlar için eşit derecede geçerli değil. Bunun nedeni, güvenlik ve mutluluk için ne kadar paranın “yeterli” olduğunu belirleyen faktörlerin son derece öznel olması ve kişiden kişiye önemli ölçüde farklılık göstermesi. Bazı insanlar şaşırtıcı derecede küçük miktarda parayla ömür boyu mutlu olacaklarını düşünürken, diğerleri asla “yeterli” parası olduğunu hissetmeyeceğini düşünüyor. Bath Üniversitesindeki araştırmacılar tarafından yürütülen araştırmalar ayrıca, farklı kültürlerden insanları karşılaştırdığınızda bu önemli varyasyonların daha da belirgin olduğunu buldular. Bu da, para ve mutluluk arasındaki bağlantının “doğuştan” olduğu kadar, sonradan öğrenildiğini de gösteriyor. Ancak aynı kapitalist kültür içinde olan insanların bile finansal güvenlikle ilgili fikirleri farklı olabiliyor. Bol parası olan insanlar bazen çok daha az parası olanlardan daha az mutlu olabiliyorlar çünkü bu konuda daha fazla endişe duyuyorlar.



ÇOK FAZLA PARA MUTSUZ EDEBILIR MI?

    Burada başka bir faktör devreye giriyor: Para insanı mutsuz edebilir veya veya mutluluğu farklı yollarla azaltabilir. Araştırmalar, sevdiğiniz bir şeyi yaparak para kazanmanın motivasyonu düşürebileceğini ve bu nedenle de potansiyel mutluluğu azaltabileceğini gösteriyor. İnsanlar bu yüzden hobilerini mesleğe dönüştürmekten çekiniyorlar veya dönüştürdüklerinde pişman oluyorlar. Ayrıca, günümüzün modern dünyasında para, sabit bir şey değil. İhtiyacımız olandan fazla paraya sahipsek, eski zamanlarda olduğu gibi bunları bir küpe doldurup toprağa gömmüyoruz. Para akışkan, çoğu zaman da soyut ve genellikle yatırımlar, hisse senetleri, mülkler, tasarruf hesapları ve daha fazlası gibi şeylere dönüştürülüyor. Bütün bunların değeri, politik veya ekonomik faktörlerin etkisi ile değişebiliyor ve bu da parası olan kişinin onun üzerinde daha az kontrole sahip olmasına neden oluyor. Kontrol kaybı ve kesinlik eksikliği, beyin için stres ve mutsuzluk kaynağı. Sonuç olarak, paranın mutluluğu satın alamayacağını düşünmek yerine, paranın size güvenlik ve emniyet satın alabileceğini ve bu şeylerin mutlu olmanızı kolaylaştırdığını düşünmek daha iyi olacak gibi görünüyor. Ancak para ile mutluluk arasında bire bir bir ilişki yok ve paranın bizi nasıl etkilediği, nihayetinde kim olduğumuza ve nasıl yetiştirildiğimize bağlı.