BU YAZILANLAR ARKA KAPI DERGİSİ 12. SAYI - 2021 S.5 TE YAYINLANMIŞTIR ARADAN 4 SENE GEÇTİ AMA NELER DEĞİŞTİ BEN YİNE TEKRARDAN HATIRLANMASI İÇİN YAZIYI OLDUĞU GİBİ ALIP BURAYA BIRAKIYORUM.....
Çin’de Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri’ne yapılan baskılara ve zulümlere bir yenisi daha eklendi: Büyük veri ve yüz tanıma sistemleri ile Uygur Türkleri tespit edilecek. Sonrası malum, dünyanın özellikle de ülkemizi yönetenlerin kulaklarını kapattıkları büyük zulüm. Bu konu ile ilgili birkaç makaleden kesitlere göz atalım: Çin'de Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri'ne uygulanan baskılar her geçen gün artıyor. Milyonlarca Doğu Türkistanlı zorla Çin'in değişik bölgelerinde toplama kamplarına götürülüyor ve bir daha kendilerinden haber alınamıyor. Yaşı küçük çocukların ise büyük bir kısmı ailelerinden zorla alınarak sözde 'anaokulları'na yerleştiriliyor. Bunun son örneği ise, Türkiye'ye sığınan ve çocukları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Doğu Türkistanlı Meryem Faruh'un kızlarından bir daha haber alamamasıyla ortaya çıktı. Bu okullarda büyük bir asimilasyon programı yürütülmektedir. Çin hükümetinin hedefi bu okullardaki çocukların kendi kültürleriyle, dinleriyle hatta onların aileleriyle olan bağlarını koparmak. Geriye bıraktıkları tek kimlik ise Çinliler. Pekin Yönetiminin Çin'in Sincan Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri aleyhine yürüttüğü zulüm politikalarına Çin merkezli teknoloji devi Huawei, Uygur Türklerini Çinli yetkililere ihbar eden yüz tanıma sistemi geliştirerek destek oldu. ABD merkezli araştırma kuruluşu IPVM’nin ortaya çıkardığı resmi belge, Huawei ve Megvii şirketlerinin kalabalıktaki kişilerin yaşını, cinsiyetini ve ırkını tek tek tespit edebilen yapay zeka kamera sistemini test ettiğini kanıtladı. Çin teknoloji şirketi Huawei'nin, yayalar arasında Uygur olanları tespit eden sistemin patentini almak için başvuru yaptığı ortaya çıktı. ABD merkezli bir araştırma şirketinin BBC ile paylaştığı belge, başvuru yapıldığını doğruladı. Azınlıkları izlemek için ileri teknoloji sistemleri kuran Pekin’in, Entegre Ortak Operasyonlar Platformu’ndan (IJOP) sızan verilerde sadece Aksu bölgesinde kurulan toplama kampında tutulan 2 bin kişinin listesine ulaşıldı.
Örnek bir veri sınıflandırması şu şekilde:
T. / Kadın - Kampa gönderilme gerekçesi: Platform tarafından "Hassas ülkelerle iletişime geçtiği" belirlendi.
Şüpheli, 2017'nin Mart ayında "Hassas ülkedeki" bir telefon numarasından 4 kez arandı.
Çin, sözde ‘İslami aşırılık’ ve özünde ise etnik ve dini ayrımcılık dolayısıyla, 1 milyondan fazla insanı sözde yenideneğitime götürüldükleri devasa yeni tesislerde alıkoymakta.
Kur’an okumak ve Arapça öğrenmek bu kamplara alınmak için yeterli sebepler.
Sofistike teknolojik sistemlerle donatılan programın "şüpheli"algoritmasına göre şunları yapanlar da kamplara alındı:
• Devletin izni olmadan Kur'an öğrenmek veya çocuklardan
birinin Kur'an öğrenmesine izin vermek,
• Devletten habersiz dini vaaz vermek,
• Uzun sakal bırakmak veya peçe takmak,
• Aile planlaması dışında fazla çocuk sahibi olmak,
• Devletin izni olmadan Hacca gitmek,
• Türkiye, Afganistan, Suudi Arabistan, Kırgızistan gibi
‘hassas ülkelere' gitmek,
• Doğu Türkistan'ın Aksu dışındaki bölgelerine gitmek,
• Yetkililere haber vermeden adres değiştirmek ve
• Telefonu sık sık değiştirmek.
Haberlerden kesitlere göz attıktan sonra şunu eklemek isteriz. ki birçok konuda oldukça “duyarlı” iken, söz konusu
Uygur Türkleri olduğunda sessiz kaldık. Bunca olan bitenden sonra yine üç maymunu oynamaya devam mı edeceğiz, yoksa artık tepki gösterebilecek miyiz? Biz en azından elinde kova ile ateşe su taşıyan bir karınca olmak istiyoruz. Gözlerini, kulaklarını kapamış bir aslan değil!